Öğlen vakti attım kendimi dışarı. Zeki Müren şarkıları dünyamı baymıştı. Tanınmadığım bi büfeye gidip bi West aldım. Yaktım bi tane, yürümeye başladım.
Toprak yollar, beton yollar, asfalt yollar. Sıcak yerden yükseliyordu. Öldürücü. Bunaldım. Ciğerlerimi de yakıyorum üstelik deyip kendime kızmaya çalıştım bi an. Bir nefes çektim.
Yukarı yürüdüm, aşağı yürüdüm. Görecek bir şey yok. Gelip geçen insanlara baktım uzun uzun, kaşlarım çatık. Birkaç damla ter birikti kaşlarıma, gölgeye sığındım.
Yarım daire şeklinde bi bank buldum oturdum. Ağaç, sarmaşık gölgesi serinletti. Oturdum, birinci bitti, ikinciyi yaktım. Sonra sesleri farkettim. Meğer bizim buranın da bi delisi varmış. Kebapçılar laflıyordu deliyle. Anlam veremediğim, ı ve ö arası bir sesli harfle bağırıp susuyordu deli. Araba seslerine benzer sesler de çıkarıyordu arada. Üstündeki tişört pisti. Pantolonun içine tıkıştırmış tişörtü, kemeri sıkıydı. Dengesiz bir yürüyüşle yaklaştı. Bana sırtı dönük, bankın öteki tarafına oturdu. Sigara vermişler, her nefesten sonra tükürdü.
Berber kokan bir adam yaklaştı. Saçı düzgün, gömleği ütülü, sakalsız bir adamdı. Deliyi gördü, yüzündeki boş ifade gitti, yerine alay eden ifade geldi. Alay ediyor da olsa yüzü güldü, hayatla doldu berber kokan adam. Sövsene şu kebapçılara dedi deliye. Kim verdi sigarayı dedi, deli de ı-ö sesiyle kebapçıları gösterdi. Kebapçılara ve kopya cd satan abiye selam verdi adam. Sonra gitti, berber kokusu da adamı takip etti.
Deli sigarasını bitiriyordu. Ben de bitiriyordum. Dikkat ettim, her çıkardığı sesten sonra insanlar deliye sus işaretleri yapıyordu. Soru sorup konuşturmaya çalışıp sonra da sus demek çok adice değil mi? Yazık dedim. İçimden bi küfür salladım esnafa. Sigaram bitti.
Deli de bitirdi sigarayı, kalktı. Cebinden sarı bi şapka çıkardı, üzerinde 'şu şu harfiyat' 'bu bu beton' 'hoppala nakliyat' yazan cinsten bi şapkaydı. Şapkayı kafasına yapıştırıp güneşe daldı.
Kebapçılar susmuşlardı delinin gitmesiyle. Ben de ayaklandım. Sonra bacaklandım, adımlandım. Canım sıkıldı. 'Şimdi Uzaklardasın'ı söyleye söyleye evin yolunu tuttum.
30 Ocak 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
buyrun