3 Şubat 2009 Salı

Ausencia

'Hayat bazen bir' diye milyon cümlecik kurup bu blog kaydını böyle yapabilirdim. Yapmayacağım.

Onun yerine son günlerin özet haberlerini verip onların üstünden saykopatik çözümlemelere gitmeye çalışacağım.

Güzel plan. Yazının planı, paragraf temaları gibi şeyler vardı zamanında, gittiler. Zamanında bunlardan kurtulsam ne hoş olur diye düşünür dururdum. Şimdi kurtuldum ama kurtulduğumu unuttum, nerde kaldı o zaman bu hayatın zevki? tey..

Şimdi uğraştığım şeyler milyonların kullanıp içini bilmediği şeyler. Bu başlı başına garip bi his. Konu komşu, hısım akrabanın bilimum msn, skype ve daha nice sorunlarını çözecek kapı olmak da bambaşka bir his. Hislendim yine.

---

Bi de yani en sonunda düzgün diyebileceğim bir ilişkiye sahip olmuştum, çok sürmedi. Daha birbirimizi yeni tanımıştık, bitiverdi yılbaşından hemen önce. Ben daha yeni gerçek kimliğimi ortaya sürebilmiştim. Bu sürebilişim (bilişim bir serbest çağrışımdır burda) de zaten ayrılmamızın dillendirilmesini kapsayan birkaç saatlik bir konuşmanın doğurduğuydu. Oldu.

"İnsanlar gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları severler, gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar." Böyle de bir söz okudum bir facebook status'unda geçen gün. Doğru bi söz gibi geldi. Ben bu kızı sevdim, sonra aşık oldum yani bu söze göre. İyi. Ee?

Bir ay olmuş ondan beri. Mutsuz muyum, eh, yer yer. Hayat devam ediyor, yapabileceğim pek bir şey kalmadı. Bazen bir aile insanın içinde de yalnızım, bir okul insanın içinde de, bir memleket insanın içinde de ve o yalnız olduğum anlarda, balkonda pencereden içeriyi kollayarak sigara içtiğim zamanlarda üstüme başka bir yalnızlık çöker. Sanki benim seçimimmiş gibi, bi rahatlık ve değersizlik hissi. Size de oluyordur başka başka yerlerde, başka başka şekillerde, depremlerinizle zayıflayan kolonları artık dayanamayan yalnızlığınızın çöktüğü haller. Üzülmeyin, geçer. Müteahhit düşünceleriniz ve tecrübeleriniz, yerine daha zayıf bir bina diker.

---

Tatil başladığından beri pek az sigara içtim. Dikkatlerden kaçmayacak derece bir değişiklik. Bugün okulda İlhan'la görüştüğümüzde o bile bi değişmişsin abi dedi. İnsanın yüzü gözü bi açılıyor kardeşim, az değil. Ben de farkediyorum. Ama geri değişicem tatil bitince heralde. Sigarayı bırakmak için bir planım yok hala.

Ha, en son görüşmemizde sigara içmiyorum artık falan demişti işte sevdiğim kız. Anne olucaksınız, içmeyin sigara gibi bi cümle kurucaktım, neden bu kadar dede olayım ki dedim ve cümlenin sadece a'sı çıktı. Sonra güldüm tabi bi de üstüne, Aras da anlamadı, o da. Heh, oluyor bazen böyle kendi kendime komiklikler, hayat.

İtiraflar etmeliyim, meydanlarda bağırmalıyım, bi türlü durulmuyorum. Beynimdeki ses beynimi kemirmekte. Kafatasıma delik açasım geliyor, kafayı üşütüyor muyum bilmiyorum. O iç sese ayrı bir insan muamelesi yapıp konuşmayan ama yine de var olan bir kişilikle cevap verdiğim zaman şizofren olabilirim. Ama şu an bununda sözlü bir şekilde bile farkına vardığım için şizofreninin olasılığını düşürebiliriz. Oo, yes.

Bir türlü durulmuyorum, öfkeleniyorum, midem ekşiyor, sinirden sırtım kaşınıyor. Olmuyor. Özlüyorum galiba, ama dünya ahiret söylemem. Hayır, kesseniz söylemem, gerseniz, parçalasanız, para verseniz söylemem.

---

Çok kişiliklilik midir, kişiliksizlik midir benimkisi, çözemiyorum. Çok çevrelerin adamıyım. Yedi kralla barışık olmak diye bir deyim söyledi annem geçen. Öyleyim. Zor iş tabi, hoşgörülü olmam gerekiyor çoğu zaman, kibar ve sakin olmam gerekiyor. Herkesin her dediğine he demek değil yaptığım, uyumlu olmaya çalışmak sadece ve sadece. İçimdeki insan sevgisini nadir zamanlarda terk ediyorum. Ama zor bu işler, zor. Bazen kafayı yemek de var yedi kral yüzünden yedi değişik şekilde. Her çevreye bazen uyabiliyorsun, ama bazı çevrelere bazen uyamıyorsun.

Bazı insanlar gözüme çok tutarlı geliyor bu konuda. Adam çok rahat, hep tek türlü davranıyor, hoşuna gitmeyen çevreye girmiyor felan. Ha, ben sevmediğim çevrelerde miyim, tabii ki hayır. Burdaki sorun hiç bir çevreyi sevmemiyor olmam (yüklemin uyduruk çekimine dikkat). Bu yüzden herkes nasılsa ben de öyle davranıyorum biraz daha. Bu yaklaşımın avantajları ve dezavantajları var, yazmaya gerek yok, beyni olan isterse bu çıkarımları zaten yapar.

Çok uzatmaya da gerek yok aslında. Bitirelim. Nasıl?

http://fizy.org/yeOFontps62y

Ausencia, ausencia
Si asa um tivesse
Pa voa na esse distancia
Si um gazela um fosse
Pa corrê sem nem um cansera

Anton ja na bo seio
Um tava ba manchê
E nunca mas ausencia
Ta ser nôs lema

Ma sô na pensamento
Um ta viajà sem medo
Nha liberdade um tê'l
E sô na nha sonho

Na nha sonho miéforte
Um tem bô proteçäo
Um tem sô bô carinho
E bô sorriso

Ai solidäo tô'me
Sima sol sozim na céu
Sô ta brilhà ma ta cegà
Na sê claräo
Sem sabe pa onde lumia
Pa ondê bai
Ai solidäo é um sina

Ausencia, ausencia

ENGLISH TRANSLATION

Absence, absence...

If I got wings
To fly at that distance
If I was a gazzella
To run without getting tired

Then, at your side
I would see the daylight
And "absence never again"
It would be our lemma

But only in my thoughts
I travel without fear
I got my freedom
Only in my dreams

In my deep dreams
I have your protection
I have your love
And your smile

Oh, I’m feeling lonely
Like the Sun alone in the sky
The sunshine is blind
Can’t see his clarity
What he is illuminating
Where he goes next
Oh, solitude is my faith...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

buyrun