27 Şubat 2009 Cuma
Hayat zor anne!
Halbuki uyuşucaktık. Paytağım, dolgun dudaklım, balıkesirlim.. Kendi kendime yaşayıp unuttuğum, şans eseri tekrar alevlenen bir sevda daha kül oldu. Obsesyonlarım ve ben devam ediyoruz.
Ha, derseniz ki hala umudun yok mu, var. Benim hala umudum var, isyan etsem de istediğim kadar. Belki bana yaklaşmaya çalışıcak önümüzdeki zamanlarda, kim bilir. Yeniden parlarım o zaman, beraber parlarız hem. Elini tutacak biri olur. Bu hayal değil, gerçek işte derim o zaman inanarak. Yüzlerce insan var hayatımda ama kimse yakında değil, kimseyle hakkaten paylaşamıyorum. Kimseye dokunmuyorum, koklamıyorum. Hayal gibi geliyo işte bazen. Bu sözler hep tukaka, hep ergen, hep hayalci-romantik, di mi?
Beceremediğim şeyler var hala. Eli yüzü düzgün bir açılım, bir ilan-ı aşk örneğin. Belki lisede o kadar sinsi, adi, sapık, seksist, abaza bir aygır olmasaydım bilirdim bunları şimdi. Elime yüzüme bulaştırmamış olurdum. Sevdiğim, istediğim kadının telefonunu, msn'ini, facebook'unu falan silmemiş olurdum. Belki yanyana film izliyor olurduk. Ha, belki de olmazdık, zorla güzellik olmuyor. Aşık olduğun aşık olmuyor.
Yine hayaller üşüşmüştü çocuk beynime, şimdi çekildiler köşelerine. Balık tutacaktık? Ha, sen bi şey hissetmiyordun. Tamam o zaman, çözüldü.
Daha ne yapabilirdim ki? Eğlendirdim, düzgün davrandım. Biraz sıkboğaz ettim, ama ben onu kanım gibi, canım gibi kabul ettim, yine de görülmedim. Tanışmıyormuşuz ki, ben nerden biliyormuşum ki... İnsanın gözlerinde belli olur diye düşünüyorum, o yüzden doğru kararlar aldığımı sanıyorum. Ama belki insanların maskelerini gerçek sanıyorum, yanılıyorum. Hem zaten kimse çıkıp 'yanılmıyorsun, ben senin içinim, hiçbir şeye sevinmedim seninle tanıştığıma sevindiğim kadar' demedi. O zaman yalanlarda mıyım yine, kaptan?
'Sen çok iyi bi insansın' diyerek benden ayrılan kız geldi şimdi aklıma. İyi de ağlıyordum ben, o ise sen iyi bi insansın deyip toplanıp gidiyordu dünyamdan. Gerçek olay çok daha dramatikti, inanın. İyi de o zaman zalim mi olalım böyle durumları kolay atlatmak için? 'Yaa, bırak orospuyu ya' mı diyelim arkasından? 'Kanka, önümüzdeki maçlara bakalım' mı desinler? Lanet olsun be!
Lanet olsun
Küp
Halbuki çay sözü almıştım. İçim burkuldu, samimiyetim sarsıldı. Hayallerime bi şeyler oldu, tuğla yutmuş gibiyim.
Yarın 9 buçukta da dersim var. Uyuyabilecek gibi değilim. Sinirlendim.
25 Şubat 2009 Çarşamba
SuŞenlik 8,5
Işıklar, kötü ses sistemi, kötü performanslar, sigarasızlık beynimi kemirdi üç saat boyunca. Altı yedi farklı arkadaşımı takip ettim bu üç saat içinde, bi kere bu büyük iş.
Sonra, yeni filizlenecek bir arkadaşlık hayallerim de büyük ölçüde yok olmuşlardı. Ta ki onunla karşılaşana kadar. Takip edip, tanışabilmeyi bekleyip, sonra da vazgeçtiğim bir insan, bir dişi. İlginç bir çekicilik, bir değişik. Yaklaşamadığım tarzda.
Dünyanın oyuncusu olsan işe yaramaz kardeşim konu böyle olunca, rahat olamazsan olamazsın, bitti. Hem yapsan da o rol değil, sahtekarlık olur. O yüzden içimden geldiği gibi davrandım, abuk birkaç cümle kurdum.
Şu an mesajlaşıyoruz. Şenlikten şenliğe sigara içtim gibi bi şey dedi, çok ilginç. Kahve teklifimi de reddetti şu an. Ben de kahvaltı? diye bastırdım, bakalım ne olucak.
Laflarımı şimdiden hazırlıyorum. Kötü bi şey değil heralde plan yapmak, sonuçta düzgün bir dil ve etkili iletişimin büyük rolü var. Oley.
Kafam geçmiş olsaydı keşke.
14 Şubat 2009 Cumartesi
14 Şubat / B9 003
Titreyip kendine döner Almanya
Kitapları yakıyorlar meydanlarda
Bu kadar hiç uçamayacağım şu an. Bi an yazının devamında sıkılacağını düşünecek bunu okuyan. Ben önceden gülmüş olacağım. Kimse bilemez bunun olup olamayacağını.
Bu sabah yağmur var istanbulda. Hep dinlese herkes bu şarkıyı. Kafayı kırsa millet, vapurlardan inmeseler falan. Her yer inlese bu müzikle. Ne dersiniz? Hoş olmaz mı?
Ama bu sabah ağlamadım ben. Şarkı değiştirelim. Hatta hareketli bi şeyler olsa felan. Ama ben yarasa oldum bile. Şu an güneş yarı yarıya doğdu. Zerre enerjim kalmadı. Daha ne kadar sandalyede oturabilirim bilmiyorum, sırtımı çıkarıp uyumam gerekicek.
Ama hiç bi şarkı açamadım ben. Neden?
Açtım.
Bu şarkıdan da bahsediceğimi sanmayın. Bıraktım. Burdan sonra şarkı falan yok. Kapattık tükkanı. Naş.
Naş'tan sonra şu satırı yazmaya başlayana kadarki süre içinde gülerek, göbek atarak, oda spreyi sıktım. Etraf yine o kokudan oldu. Kafayı kırıp sarısına ekmek banmalı artık.
Sigaram kalmadı. Etraf oda spreyinden sonra nispeten daha iç açıcı koktu. Karga sesleri vardı bi önceki cümleyi yazarken, şimdi uçak sesleri var.
Lise'den özel ve güzel bir arkadaşım yıllık yazısı istedi benden. Yazıverdim hemen, zorlanmadım. Yapılabiliyormuş demek ki. 'Olé.
Güneş bütün haşmetini ben göremeden kazanıp yitirecek ben uyandığım zaman..
bir ötüş olarak,
bay bay
11 Şubat 2009 Çarşamba
Timur Selçuk - Sen Nerdesin (Saksağan Yorumu)
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi.
Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,
Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar...
(Son yolcunun gömüldü yolda son adımları,
Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.
Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:
Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda)
Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye,
Yollarını bekledim görüneceksin diye.
Senin için kandiller tutuştu kendisinden,
Resmine sürme çektim kandillerin isinden.
Saksıda incilendi yapraklar senin için,
Söylendi gelmez diye uzaklar senin için...
Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,
Saatler son gecemin geçti cenazesiyle,
Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,
Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...
Faruk Nafiz Çamlıbel
3 Şubat 2009 Salı
Ausencia
Onun yerine son günlerin özet haberlerini verip onların üstünden saykopatik çözümlemelere gitmeye çalışacağım.
Güzel plan. Yazının planı, paragraf temaları gibi şeyler vardı zamanında, gittiler. Zamanında bunlardan kurtulsam ne hoş olur diye düşünür dururdum. Şimdi kurtuldum ama kurtulduğumu unuttum, nerde kaldı o zaman bu hayatın zevki? tey..
Şimdi uğraştığım şeyler milyonların kullanıp içini bilmediği şeyler. Bu başlı başına garip bi his. Konu komşu, hısım akrabanın bilimum msn, skype ve daha nice sorunlarını çözecek kapı olmak da bambaşka bir his. Hislendim yine.
---
Bi de yani en sonunda düzgün diyebileceğim bir ilişkiye sahip olmuştum, çok sürmedi. Daha birbirimizi yeni tanımıştık, bitiverdi yılbaşından hemen önce. Ben daha yeni gerçek kimliğimi ortaya sürebilmiştim. Bu sürebilişim (bilişim bir serbest çağrışımdır burda) de zaten ayrılmamızın dillendirilmesini kapsayan birkaç saatlik bir konuşmanın doğurduğuydu. Oldu.
"İnsanlar gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları severler, gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar." Böyle de bir söz okudum bir facebook status'unda geçen gün. Doğru bi söz gibi geldi. Ben bu kızı sevdim, sonra aşık oldum yani bu söze göre. İyi. Ee?
Bir ay olmuş ondan beri. Mutsuz muyum, eh, yer yer. Hayat devam ediyor, yapabileceğim pek bir şey kalmadı. Bazen bir aile insanın içinde de yalnızım, bir okul insanın içinde de, bir memleket insanın içinde de ve o yalnız olduğum anlarda, balkonda pencereden içeriyi kollayarak sigara içtiğim zamanlarda üstüme başka bir yalnızlık çöker. Sanki benim seçimimmiş gibi, bi rahatlık ve değersizlik hissi. Size de oluyordur başka başka yerlerde, başka başka şekillerde, depremlerinizle zayıflayan kolonları artık dayanamayan yalnızlığınızın çöktüğü haller. Üzülmeyin, geçer. Müteahhit düşünceleriniz ve tecrübeleriniz, yerine daha zayıf bir bina diker.
---
Tatil başladığından beri pek az sigara içtim. Dikkatlerden kaçmayacak derece bir değişiklik. Bugün okulda İlhan'la görüştüğümüzde o bile bi değişmişsin abi dedi. İnsanın yüzü gözü bi açılıyor kardeşim, az değil. Ben de farkediyorum. Ama geri değişicem tatil bitince heralde. Sigarayı bırakmak için bir planım yok hala.
Ha, en son görüşmemizde sigara içmiyorum artık falan demişti işte sevdiğim kız. Anne olucaksınız, içmeyin sigara gibi bi cümle kurucaktım, neden bu kadar dede olayım ki dedim ve cümlenin sadece a'sı çıktı. Sonra güldüm tabi bi de üstüne, Aras da anlamadı, o da. Heh, oluyor bazen böyle kendi kendime komiklikler, hayat.
İtiraflar etmeliyim, meydanlarda bağırmalıyım, bi türlü durulmuyorum. Beynimdeki ses beynimi kemirmekte. Kafatasıma delik açasım geliyor, kafayı üşütüyor muyum bilmiyorum. O iç sese ayrı bir insan muamelesi yapıp konuşmayan ama yine de var olan bir kişilikle cevap verdiğim zaman şizofren olabilirim. Ama şu an bununda sözlü bir şekilde bile farkına vardığım için şizofreninin olasılığını düşürebiliriz. Oo, yes.
Bir türlü durulmuyorum, öfkeleniyorum, midem ekşiyor, sinirden sırtım kaşınıyor. Olmuyor. Özlüyorum galiba, ama dünya ahiret söylemem. Hayır, kesseniz söylemem, gerseniz, parçalasanız, para verseniz söylemem.
---
Çok kişiliklilik midir, kişiliksizlik midir benimkisi, çözemiyorum. Çok çevrelerin adamıyım. Yedi kralla barışık olmak diye bir deyim söyledi annem geçen. Öyleyim. Zor iş tabi, hoşgörülü olmam gerekiyor çoğu zaman, kibar ve sakin olmam gerekiyor. Herkesin her dediğine he demek değil yaptığım, uyumlu olmaya çalışmak sadece ve sadece. İçimdeki insan sevgisini nadir zamanlarda terk ediyorum. Ama zor bu işler, zor. Bazen kafayı yemek de var yedi kral yüzünden yedi değişik şekilde. Her çevreye bazen uyabiliyorsun, ama bazı çevrelere bazen uyamıyorsun.
Bazı insanlar gözüme çok tutarlı geliyor bu konuda. Adam çok rahat, hep tek türlü davranıyor, hoşuna gitmeyen çevreye girmiyor felan. Ha, ben sevmediğim çevrelerde miyim, tabii ki hayır. Burdaki sorun hiç bir çevreyi sevmemiyor olmam (yüklemin uyduruk çekimine dikkat). Bu yüzden herkes nasılsa ben de öyle davranıyorum biraz daha. Bu yaklaşımın avantajları ve dezavantajları var, yazmaya gerek yok, beyni olan isterse bu çıkarımları zaten yapar.
Çok uzatmaya da gerek yok aslında. Bitirelim. Nasıl?
http://fizy.org/yeOFontps62y
Ausencia, ausencia
Si asa um tivesse
Pa voa na esse distancia
Si um gazela um fosse
Pa corrê sem nem um cansera
Anton ja na bo seio
Um tava ba manchê
E nunca mas ausencia
Ta ser nôs lema
Ma sô na pensamento
Um ta viajà sem medo
Nha liberdade um tê'l
E sô na nha sonho
Na nha sonho miéforte
Um tem bô proteçäo
Um tem sô bô carinho
E bô sorriso
Ai solidäo tô'me
Sima sol sozim na céu
Sô ta brilhà ma ta cegà
Na sê claräo
Sem sabe pa onde lumia
Pa ondê bai
Ai solidäo é um sina
Ausencia, ausencia
ENGLISH TRANSLATION
Absence, absence...
If I got wings
To fly at that distance
If I was a gazzella
To run without getting tired
Then, at your side
I would see the daylight
And "absence never again"
It would be our lemma
But only in my thoughts
I travel without fear
I got my freedom
Only in my dreams
In my deep dreams
I have your protection
I have your love
And your smile
Oh, I’m feeling lonely
Like the Sun alone in the sky
The sunshine is blind
Can’t see his clarity
What he is illuminating
Where he goes next
Oh, solitude is my faith...